18 Aralık 2008 Perşembe


Yine karabatak gibi bir battım bir daha çıkamadım. Neyse umarım, bir aksilik çıkmazda daha sık yazarım bloguma. Arkadaşlar bu bir ay önce yaptığım bir kurabiyenin fotoğrafı. Kurabiyenin bir özelliği yok, aslında var ama yok. Zencefilli kurabiye ama esas özelliiği ortasındakiler bonbon şekeri. Hani şu bayramlarda ikram edilen renkli şeffaf meyveli şekerler varya işte onlar. İstediğiniz kurabiye hamurunu hazırladıktan ve ortalarını şekilli ya da şekilsiz açtıktan sonra bonbon şekerlerinden birer tane yerleştiriyorsunuz, oluyor size bonbon şekerli kurabiye... Bütün problem aaa kurabiye çok lezzetli deyip kocaman bir ısırık alırken dişinizin kırılma riski. Yani yerken insanları uyarın, ortaki şeker hart diye geçirmesinler dişlerini :)))

9 Kasım 2008 Pazar


Bu sefer size sunmak istediğim bu şirin patikleri Sevgili Annem yaptı. Boncuklu moncuklu olduğu için tam benlik. Aslında kokoş değilimdir ama severim böyle şeyleri. Gelip bana bir baksanız ne yaptığım takıları takarım ne de bu cici patikleri giyerim. Ruhum izin vermiyor. Ama başkalarında görmekten müthiş keyif alıyorum. Bu patikler için yeni bir kategori eklemek lazım, zava zingo bölümüne koysam anneme ayıp. En iyisi örgü diye bir kategori eklemek :) İnşallah devamı gelir...

5 Kasım 2008 Çarşamba




Buradaki büyük bir mağazada ortaya saçılmış saatler arasından buldum bu saati. Kordonuna uyduruktan garip garip taşlar koymuşlar ve neredeyse hiç fiyatına satıyorlardı. Aldım ve lastik misinayla boncuklar ve ara metaller ekleyerek bu hale getirdim. Özel günlerde kullanabileceğim hoş bir saat oldu. Tabi bana göre hoş, siz ne düşünürsünüz bilemem. Ama bir fikir olsun diye buraya ekledim...

1 Kasım 2008 Cumartesi


Uzun zamandır niyetlendiğim ama yapmaya cesaret edemediğim alüminyum rölyef...Nihayet yaptım. Aslında yaptım kelimesi biraz iddialı oluyor, denedim demek daha doğru. Bunu bir kitap ayracı olarak düşündüm ve öyle çalıştım. Netice mükemmel olmasada bu işte de kendimi denemiş oldum, sanırım daha iyisini yapabilirim :)))


22 Ekim 2008 Çarşamba


İşte yine bir boğaz derdinde daha sizlerleyim. Muhteşem bir revani. Tarifi ise yine yemek işinin üstatlarından Devletşah hanıma ait. Tarif birebir. Hani derler "yiyen bir pişman, yemeyen bin pişman" diye aynen öyle...

19 Ekim 2008 Pazar


İşte bir resim ihaneti daha. Aslında resmin suçu yok, suç onu çekende yani bende. Cam bir mumluğu gümüş rengine boyayıp, üstüne yine gümüş rengi kum boncuklar döküp yapıştırmış ve verniklemiştim. ..miştim diye yazıyorum çünkü, resimde hiç belli olmuyor. Neyse işte, en azından fikir olsun diye bende buraya ekliyorum...

17 Ekim 2008 Cuma


Fırından yeni çıktı bunlar!!! Muffine gel muffine!!!......Bugün yine boğaz derdindeyim. Çikolatalı muffin yaptım ve bunu sizinle paylaşmak istedim. İyimi ettim kötümü bilmem. Görüntüsü güzel ama tadı da bir ayrı güzel oldu :))) Belki sizlerde denemek istersiniz diye tarifini vereyim dedim. Hadi buyrun.....

Çikolatalı Muffin

Malzemeler: 1 yumurta, 100 gr margarin (tereyağını tercih ederim), 1/2 bardak oda sıcaklığında süt, 3/4 bardak şeker, 1,5 bardak un, 1,5 çorba kaşığı kakao, 1/2 paket kabartma tozu, 1/2 paket vanilya, 1/2 bardak damla çikolata, muffin kağıtları

Yapılışı: Fırını 150 dereceye getirip ısınmaya bırakıyoruz. Margarini eritip ılıttıktan sonra, şeker ve yumurta ile birlikte iyice çırpıyoruz. Daha sonra sırayla vanilya, süt, elenmiş un+kabartma tozu+kakaoyu ekliyoruz ve çırpıyoruz. En son damla çikolatanın yarısını ekleyip tahta kaşıkla karıştırıyoruz. Muffin kağıtlarının içine, kaşık yardımıyla yarısına gelecek kadar karışımdan koyuyoruz ve muffin kağıtlarını fırın tepsisine yerleştiriyoruz. Önceden ısıtılmış fırında 15-20 dakika pişiriyoruz. Fırından çıkartır çıkartmaz kalan damla çikolataları üzerlerine pay ediyoruz. Muffinler ılındıktan sonra tepsiden alıp servis tabağımıza yerleştiriyoruz. Afiyet olsun...

Not: Bu malzemeyle 0,50 mm'lik muffin kağıtlarından 17-18 adet muffin çıkıyor.

15 Ekim 2008 Çarşamba


Geçenlerde (tabi bu geçenlerde en az 1 ay öncedir) bir hırka almıştım. Nar rengi diyorlar (mış). Hayatımda o rengi hiç denememiştim. Bir cesaret aldım işte. Onu aldıktan birkaç gün sonra hoby mağazasında öylesine dolaşırken(genelde pek öylesine olmuyor, birşeyler alınıp çıkılıyor), bu boncuklar gözüme çarptı. Hemen aldım. Aldım ama sadece üç tane aldım, çünkü burada malzeme çok pahalı. Eğer doğru dürüst birşey beceremezsem boşa gitsin istemedim. Önce büyük boncukla kolye, küçükleriyle küpe yapmaya karar vermiştim, ama taşlar ağır geldi kulağıma, bende bu modele çevirdim. Aslında birkaç kişiden de fikir aldım. Onlarda buna ok dedikten sonra, kulaklarım yırtılmaktan kurtulmuş oldu. Ya siz, sizde beğendiniz mi?...

10 Ekim 2008 Cuma


Arkadaşlar sizlere yukarıda takdim ettiğim küpenin adı "son dakika küpesi" :))) Geçenlerde bir yere giderken, o kadar takının içinden birşey bulamadım. Daha doğrusu bende bir huzursuzluk, hiçbir şey beğenmeme gibi tatsız tuzsuz bir durum söz konusuydu. Bende oturdum beş dakikada bu küpeleri yaptım ve gittim. Ha çok matah bir şeymi? Elbetteki değil ama yaptım işte:))

Kalın çiçek teline boncukları dizdim, sonra onları helezon şeklinde kıvırdım, bitim yerinede küpe aparatı. İşte bitti...

9 Ekim 2008 Perşembe









Evde uzun zamandan beri duran, üzerine sadece pasta konulduğu zaman renklenen sevgili pasta tabağımın ya da pasta altlığının tipini değiştirmeye karar verdim. Önce peçeteden kelebek motiflerini kestim. Dekupaj tutkalı ile tabağın altından kelebekleri ters çevirerek yapıştırdım. Yine tersinden, sadece kelebek motiflerinin üzerine krem renk akrilik boya sürdüm. Akrilik boya kuruduktan sonra altın renkli sprey boya ile tamamını (yine tersten) boyadım. En sonunda vernikledim. Artık daha renkli ve üzerinde pasta olmasada canlı duran bir pasta tabağım (pasta altlığı) var...:))

8 Ekim 2008 Çarşamba


Eveeet arkadaşlar, şimdi resmi görünce eminim "bayram bitti, bu ne baklavası" diyeceksiniz. Bu benim bayramda yaptığım ama ancak fotoğrafını bloga ekleyebildiğim burgu ya da burma baklavam. Bir arkadaşımla beraber heveslenip yaptık. Ben daha önce iki kere daha yapmıştım ama sevgili arkadaşımın ilk tecrübesiydi. Yazık çok yoruldu ama değdi. Bayramda misafirlerine ben yaptım diyebildiği bir baklavası oldu. Tabi benim de...Bayağı büyük bir hamur yoğurdum, o hamurdan tam 72 adet beze çıktı. Arkadaşım bezeyi biraz büyüttü, ben daha da büyüttüm (bu arada kollarımın koptuğunu ve bacaklarımın uyuştuğunu itiraf etmeliyim). Aman siz o kadar yapmayın. Hele ilk deneme olacaksa azıcık bir hamurla, bir tepsi yapsanız yeter :)) Yiyenler çok beğendi diye size tarifini vermek istedim. Şimdiiiiiiiiiii baklava hamuru için gerekli malzemeler:

1 paket tereyağ
2 yumurta
3 kaşık yoğurt
1 çay bardağı sıvı yağ
1 kaşık sirke
1 çay kaşığı tuz
Aldığı kadar un
Açmak için nişasta
İçi için ceviz
Şerbeti için:
3 bardak su
3 bardak şeker
1-2 damla limon suyu

Yapılışı:
Bir paket tereyağından bir kaşığını oda sıcaklığına getiriyoruz. Biraz unla tereyağını iyice bütünleştiriyoruz. Daha sonra kalan tereyağı hariç bütün malzemelerle güzel bir hamur yapıp üstüne nemli bir bez örterek biraz (20 dk kadar) dinlendiriyoruz. Hamuru ceviz büyüklüğünde bezelere ayırıp, tekrar üzerine nemli bez örterek bir kere daha dinlendiriyoruz. Şimdi sıra geldi açmaya. Bezeleri nişasta ile açabildiğimiz kadar açıyoruz. Mümkün olduğu kadar ince olacak. Açtıktan sonra üzerine cevizi serpip oklavaya sarıyoruz ve hamurun iki tarafından bastırarak burgu haline getirip oklavadan çıkartıyoruz ve tepsiye alıyoruz. Bütün bezeleri bu şekilde açtıktan ve tepsiye dizdikten sonra, ayırmış olduğumuz tereyağını eritiyoruz (biraz ılınmış olmalı) ve üstüne döküyoruz. Daha önceden ısıttığımız 170 dereceli fırında üzeri nar gibi kızarana kadar pişiriyoruz. Piştikten sonra şerbetlemeden 1 hafta kadar saklayabilirsiniz. Ama şerbetlendikten sonra şekerlenmemesi için mümkün olduğu kadar çabuk tüketilmeli.

Şerbeti için 3 bardak su ve 3 bardak şekeri kaynamaya başladıktan sonra altını kısıp 20 dk daha kaynatıyoruz ve ocaktan almadan iki-üç dakika önce bir kaç damla limon damlatıyoruz. Şerbeti ocaktan aldıktan 5 dk sonra soğuk baklavanın üzerine döküyoruz. Baklavanız hazır. Ohhh şimdi size afiyet olsun....

22 Eylül 2008 Pazartesi






Bloguma daha önce koyduğum ıslak kek (brownie yada kara kız ne deniliyorsa) tarifini verirken, mikrodalga ya da buradaki adıyla mikrowellede yapılanın da tarifini ileride vereceğim demiştim. Gerçi tarifi ben vermeyeceğim. Tarif tamamen Devletşah hanıma ait. Ben orada gördüm ve uzun zamandır yapıyorum. Hem çok lezzetli, hem çok pratik hem de çok kısa zamanda yapılan bir kek. Tarifi merak ediyorsanız burada. Ben sadece, benim yaptığımın fotoğraflarını ekledim. Kabım 6 cm yüksekliğinde ve 21 cm çapı var. Verilen tarif bu kaba tam tamına uyuyor. Denemek isteyen varsa şimdiden afiyet olsun...

16 Eylül 2008 Salı


Sayın ziyaretçiler, yukarıda görmüş olduğunuz yüzüğün adı "Sabahın Körü Yüzüğü" :)) Geçen sabah oldukça erken kalktım, kalkar kalkmaz, birkaç sene önce bir dergide gördüğüm bu yüzük aklıma geldi. Hemen koştum malzemelerin olduğu odaya, büktüm çiçek tellerini, üzerine birkaç taş bir tanede inci, altınada bir yüzük tabanı, işte bu yüzük meydana geldi. Eğer beğendiyseniz, dilediğiniz bir renk ince çiçek teline istediğiniz modeli verip, yine istediğiniz renklerde boncukları kullanarak bir yüzük yapabilirsiniz. Hadi bakalım kolay gelsin...

15 Eylül 2008 Pazartesi


Merhabalar... Uzun zamandır blogumu ihmal ettiğimin farkındayım. Ama ramazan nedeniyle biraz yoğun geçiyor günler. O yüzden fazla oturamıyorum bilgisayarın başına hatta bazen hiç oturamıyorum. Resimden de anlaşılacağı üzere geçen gün bu güzelim katmer poğaçaları yaptım. Muhteşem bir tadı var, ayrıca yapıp buzluğada atabiliyorsunuz. Hem kolay hem pratik. Acil zamanlarda imdadınıza yetişebilir. Tarifini internette mutfak güncesi'nin sitesinde buldum. O yüzden burada uzun uzadıya tarif vermiyorum. Mutfak güncesi hem tarif vermiş hemde fotoğraflamış. Tanımıyorum ama güzel bir blog yapmış, ellerine sağlık. En kısa zamanda sizde deneyin derim...

9 Eylül 2008 Salı


Dat dara daaaattttttttttttt.......Canım kızım Burcu'mun yaptığı tabağı iftiharla sunarım!!!! Peçete yapıştırma tekniği ile resimleri yapıştırdı. Kenarlara pembe boyutlu boncuk boya ile noktalar yaptı ve hepsinin üstünü kırık beyaz akrilik boya kullanarak ponpon fırça ile boyadı. Eh banada onu verniklemek düştü. İnsanın çocuğuyla kız ya da erkek farketmez birşeyler paylaşması, beraber birşeyler yapması çok güzel...

4 Eylül 2008 Perşembe


Nihayet şu bazlamayı da yaptım ya, artık gam yemem. Hep yapmak istediğim ama bir türlü cesaret edemediğim aynı zamanda da bayıldığım bir şey. Şimdi annem ve bizim sülale burayı okusa "yok artık bazlamayıda marifet diye burayamı yazdın?" derler ama yazdım işte. Belki benim gibi bilmeyenler ve denemek isteyenler vardır.

Bazlama için malzemeler:

1/2 bardak ılık süt
1/2 bardak normal su
1/4 paket yaş maya ya da (1 paket kuru maya)
1/2 tatlı kaşığı şeker
Damak tadınıza göre tuz
Aldığı kadar un

Yapılışı: Eğer yaş maya kullanacaksanız ılık sütün içinde şekeri ve mayayı eritin, kuru maya kullanacaksanız sadece şekeri eritebilirsiniz. Un,tuz, kuru mayayı suyu ve sütü koymadan karıştırın. Daha sonra sütü ve suyu ekleyip kulak memesi yumuşaklığında yoğurun. Kaba daha önce koyduğunuz un az gelirse, biraz daha un ekleyebilirsiniz ya da çok sert olursa biraz su ile yumuşatabilirsiniz. Yoğurduğunuz kabın ağzını streç folyo ve örtü ile kapatıp 1-1,5 saat bekleyin. Daha sonra hamurdan bezeler koparıp 3-4 mm kalınlığında açın. Açtıklarınızı temiz bir bezin üstüne koyun ve üzerlerini yine temiz bir bezle örtün. Teflon tavaya hiç yağ koymadan biraz ısıtın. Tava ısındıktan sonra hamuru koyun ve sürekli tavayı sallayarak ve sürekli ters-düz yaparak pişirin. Pişerken pofuduk pofuduk kabardığını göreceksiniz. Yaparsanız şimdiden afiyet olsun...

Geçenlerde, gözüme güzel ama boş gözüken bir tabağı taşlamaya karar verdim. Kenarlarına tutkalla taşlar yapıştırdım, üzerini vernikledim. Şimdi sanki biraz daha hoş görünüyor gibi...

2 Eylül 2008 Salı


Bir dergide görüp beğendiğim (ve maalesef kopya çektiğim),incili ve ara metalli takım...

29 Ağustos 2008 Cuma


Mineli boncuklara yaptığım takım...Bu takım en çok kullandığım takılardan (hoş pek takı kullanmasamda) bir tanesi. İçinde her renk olduğu için, bir çok kıyafetle uyumu kolay oluyor. Neyse işte bu ufak bir ayrıntı idi, nedense yazmak istedim :)



Ve nihayetttttt.... Leylekler bu gece saat 01:46 da yeni bir bebek daha getirdiler. Ama bu sefer bana değil :) Hani şu milföylü bisküvimizi yapan o zamanların müstakbel annesi şimdinin taze annesi oldu.
Hoşgeldin Ege'cik, inşallah hayat sana hep güzellikleri ve iyilikleri sunar. Sağlığınla, aklınla ve vicdanlı bir insan oluşunla, umarım annenin ve babanın gururu olursun....

27 Ağustos 2008 Çarşamba


Yazılara ve görüntülere bir müddet ara vermek zorunda kaldım. Cumartesiden bu yana yoğun bir tempomuz vardı. Hafta sonu eşimin arkadaşları geldiler (artık benimde arkadaşlarım), bugün onları uğurladık ve bende hemen blogumun başına oturdum. Bir kez daha boğazımıza bakalım ve bir kısır tarifi ile devam edelim. Bunu benden çok daha iyi yapanlar vardır mutlaka. Ben çok basit ve az malzemeyle yapıyorum. İsteyen olursa diye ya da belki hiç bilmeyen vardır diye ekleyeyim dedim.

Kısır için gerekli malzemeler:

1,5 su bardağı kısırlık ince bulgur

1 kaşık domates salçası

1 kaşık biber salçası

2 veya 3 domates

1 salatalık

5-6 dal taze soğan

Zeytinyağı

1-2 yemek kaşığı nar ekşisi

1 limon

Tuz,kırmızı biber

Yapılışı: Kısırlık bulguru derin bir kaba koyduktan sonra, üzerini bir parmak geçecek kadar kaynar suyu boca ediyoruz. Ara ara karıştırarak (üzerini kapatmadan) soğumaya bırakıyoruz. Daha sonra kalan bütün malzemeyi ekleyip iyice karıştırıyoruz.

Yukarıdaki malzemeleri arttırıp çeşitlendirerek siz daha renkli bir kısır elde edebilirsiniz. Afiyet olsun...

22 Ağustos 2008 Cuma


Öncelikle bu kötü fotoğraf çekimi için kusura bakmayın. Hiçbir işte usta olmadığım gibi bunda da değilim. Çok uğraştım ama daha netini çekemedim, şimdilik bununla idare edin. İleride bu Islak Kek (Kara kız ya da brownie) nin mikrodalgada fırında (tarif Devletşah hanıma ait) pişirileni var, ondan yapacağım. Umarım onu daha güzel çekerim. Ben yine de tarifi vereyim.

Islak Kek (Kara kız ya da Brownie) için malzemeler:

3 yumurta
1,5 su bardağı şeker
1 su bardağı yağ
1 su bardağı süt
1 paket vanilya
2 yemek kaşığı kakao
2 su bardağı un
1 paket kabartma tozu

Yapılışı: Yumurta ve şekeri mikserle beyazlaşana kadar çırpıyoruz. Daha sonra yağ, süt, vanilya ve kakaoyuda ekleyip çırpmaya devam ediyoruz. İyice karıştıktan sonra bu karışımdan 1 su bardağı ayırıyoruz ve onu bir kenarda bekletiyoruz. Kalan karışıma unu ve kabartma tozunu (eleyerek eklerseniz daha güzel olur) ilave edip tekrar çırpıyoruz (bu aşamada içine ceviz içi ya da fındık atabilirsiniz) ama bu seferki karıştırma işlemini tahta kaşıkla yaparsak daha güzel kabarır. Daha önceden yağlanmış kabımıza karışımı boca edip, önceden ısıtılmış 170 derecedeki fırına koyuyoruz. Mümkünse kabarma aşamasında fırının kapağını hiç açmıyoruz, artık pişmiştir diye düşündüğünüz vakit bir kürdan yada bir bıçakla kontrol etmekte fayda var. Piştikten hemen sonra dilimleyip, ayırdığımız karışımı üzerine döküyoruz. Ben bu keki sıcakken yemeyi de çok seviyorum. Tavsiye ederim :))) Afiyet olsun...

21 Ağustos 2008 Perşembe


Telleri gümüş rengi boncukla kıvırarak yaptığım bir takım...

19 Ağustos 2008 Salı


Yiyeceklere ara verip biraz özüme döneyim istedim. Yukarıdaki takım muhteşem bir takım olmayabilir ama benim için maneviyatı oldukça yüksek. Bu takımın taşları, babam vefat ettiğinde cebinden çıkan tesbihin taşları. Hatıra olsun diye onu ben aldım ama sürekli yanımda taşımak istedim. Tesbih olarak kullanımı bir bayan için genelde zordur. Bende bunu böyle bir takım haline getirmeyi düşündüm ve yaptım. Bunu taktığım zaman kendimi çok iyi hissediyorum, bilmiyorum belki de babamı yanımda düşünüyorum. MEKANIN CENNET OLSUN CANIM BABAM, SENİ ÇOK ÖZLÜYORUM...

17 Ağustos 2008 Pazar


Veeee işte karşınızda kızımın yaptığı peynirli poğaçalar. Sofranın en özeli buydu benim için. Çünkü hamurunu o küçük elleriyle kızım yoğurdu. Muhteşemdi canım kızım. Ellerine sağlık...

İsteyenlere işte tarifi:

Peynirli Poğaça için Malzemeler:

2 yumurta (bir tanesinin sarısı dışına)

1 bardak yoğurt

1 bardak sıvıyağ ( yarım bardak sıvı yağ ve 100 gr kadar oda sıcaklığında bekletilmiş tereyağ ilede güzel oluyor)

1,5 paket kabartma tozu (bu birde olabilir)

1 çay kaşığı tuz

Aldığı kadar un

İçi için: Beyaz peynir, maydanoz (isteğe göre buna kırmızı biber ve fesleğende eklenebilir. Bunun haricinde kıymalı veya patatesli içte hazırlanabilir)

Yapılışı: Hamurun yoğurulacağı kaba bir yumurtanın sarısı hariç bütün malzemeler konulur. Kulak memesi yumuşaklığında bir hamur elde edildikten sonra üzeri kapatılarak 20 dakika bekletilir. Daha sonra hamurdan bezeler yapıp, üstüne bastırılarak içine peynirli harç konulur ve hamur kapatılır. Hamurun tamamı bittikten sonra yumurta sarısının içine yarım çay kaşığı kadar sıvıyağ ve bir fiske şeker konulup iyice karıştırılarak hamurların üzerine sürülür. Önceden ısıtılmış 170 derece fırında üzeri kızarana dek pişirilir.

Afiyet olsun...


16 Ağustos 2008 Cumartesi


Bu soframıza sonradan dahil olan (müstakbel annenin yaptığı) Milföylü bisküvi. Bunun tarifi şöyle:

Milföylü bisküvi:

Malzeme:

4-5 yaprak milföy

1 çay bardağı su

1 limon suyu

Aldığı kadar pudra şekeri

Milföyleri önce merdane yardımı ile açıyoruz (yada inceltiyoruz diyelim),daha sonra üzerine bir fırça yardımı ile su sürüyoruz. İki yandan rulo şeklinde sararak orta yerde buluşturuyoruz ve bir parmak genişliğinde kesiyoruz. Kestiğimiz parçaları yan yatırarak ya elimizle ya da bardak altı ile bastırıyoruz. Fırına verip üzeri kızarana dek pişiriyoruz. Fırından çıkarttığımız milföyleri ılıtıyoruz. Bundan sonraki anlatımı için arkadaşımın bana gönderdiği maili tam aktarırsam daha doğru olur gibi geliyor. Aynen şöyle diyor: "Milföylü bisküvinin üzerindeki kreması sadece pudra şekeri ve limon suyundan yapılıyor. Limon suyu yoksa ya da ekşi olmasını istemiyorsan su kullanabilirsin.
Bir limonun suyu ve aldığı kadar pudra şekeri. Yoğun ve beyaz bir kıvam elde edinceye kadar süreceğin fırçayla malzemeyi bir kasede karıştır.Fırından çıkmış ve soğumuş bisküvilerin üzerine bolca sür. Zaten o kadar yoğun oluyorki kremanın kıvamı, ince sürmek mümkün olmuyor. Üzerindeki şeker kısa bir süre sonra donuyor ve kuruyor. Beyaz, hafif saydam ve yarı parlak bir şeker tabakası kaplamış oluyor bisküviyi.Afiyet olsun!"

Evet tatlı annecik gerçekten afiyet oldu. Ellerine sağlık...

15 Ağustos 2008 Cuma


Yukarıda gördüğünüz Kıymalı Rulo Börek. Tarifini Sofra Dergisi 2004-Nisan sayısından aldım. Uzun zamandır yapmıyordum. Misafirler ve biz çok beğendik (övünmüş gibi oldum ama hakikaten güzeldi, ben değil başkasıda yapsaydı yinede güzel olurdu bu tarif). Dergide yayınlandığı gibi aşağıya yazıyorum. Yaparsanız size afiyet olsun...

Kıymalı Rulo Börek
6-8 kişilik

3 adet yufka (iki yufka ile yaptım)
2 adet yumurta
3 çorba kaşığı yoğurt
100 gram margarin (tereyağı kullandım)

İçi için:
250 gr yağsız kıyma
3 adet domates (iki tane kullandım)
3 adet sivri biber (bir tane kullandım)
6 adet taze soğan (hiç kullanmadım çünkü kalmamıştı)
1 adet kuru soğan
1 tatlı kaşığı kimyon (bir çay kaşığı kullandım)
1 tatlı kaşığı karabiber (karabiber değirmenini azıcık çevirdim, ancak bir çay kaşığı olmuştur)
2 çay kaşığı tuz (göz kararı ektim,bilmiyorum kaç kaşık gelir)

Üzerine:
1 su bardağı rendelenmiş kaşar peyniri (ben dil peyniri kullandım,evde kaşar kalmamıştı)

Yapılışı:

Margarini eritip ılıtın. Yoğurt ve yumurtayı birlikte çırpıp erimiş margarini ekleyip karıştırın. Fırın tepsinini yağlayın. Yufkalardan birincisini tepsiye yayın. Üzerine hazırladığınız karışımdan sürün. İkinci ve üçüncü yufkaya da aynı işlemi uygulayın. Tepsinin kenarlarından artan yufkaları tepsinin içine alın. İç malzemesi için domates, kuru soğan, taze soğan ve sivri biberleri ufak ufak doğrayın. Kıyma ve baharatları ekleyip iyice karıştırın. İç malzemeyi yufkaların üzerine yayın. Önceden ısıtılmış 170 derece fırında 20 dakika pişirin. Tepsiyi fırından çıkardıktan sonra üzerini alüminyum folyo ile kapatıp havlu ile sarın. Ilınınca rulo şeklinde sarın, iki parmak genişliğinde dilimleyip üzerine kaşar peyniri serpin. Kaşarlar eriyene kadar tekrar fırınlayın. Sıcak olarak servis yapın.

Not: Ben dilimleme işini en sona bırakıyorum. Dilerseniz sizde öyle yapabilirsiniz.

Afiyet olsun...

Hafta sonu birkaç arkadaşımızı eve çaya çağırdık. Eee çayın yanı boş olmaz dedik ve birşeyler hazırladık (yani ben ve kızım hazırladık, eşim ufaklığa bakmakla mükellefti :) ). İşte bu soframızın görüntüsü. Sofradakilerin tariflerini ve tek tek resimlerini günbegün yayınlacağım. Hoşunuza giderse belki yapmak istersiniz. Bu arada daha önceden yayınladığım kurabiye vs. şeylerin tariflerinide en kısa zamanda ekleyeceğim.
Not: Arkadaşlarımızdan bir tanesi gelirken harika bir şey getirdi bize. Onun da fotoğrafını ve tarifini ileride vereceğim. Kendisine buradan tekrar teşekkür ediyorum. Ellerine sağlık müstakbel anne...:)))

13 Ağustos 2008 Çarşamba


Hint boncuklarıyla yaptığım kolye...(Biraz karanlık bir çekim olmuş ama kusura bakmayın olur mu?)

Gümüş kaplama materyallerle yaptığım bileklik...

10 Ağustos 2008 Pazar


Boncuk Sanatı dergisinde görüp yaptığım çiçek kristalli kolye...




Bunlarda yakından resimleri...



Evdeki düz kaselerden canım sıkıldı. Bende onları boyutlu boncuk boyası ile önce şekillendirdim, geri kalan yerleri akrilik boya ile boyadım. Nasıl olmuş?..

6 Ağustos 2008 Çarşamba


Yine aynı kadife kumaşla, karton ve elyaf kullanarak yaptığım çerçeve...

Elime geçen kadife bir kumaştan annemle beraber yaptığımız sehpa örtüsü...

1 Ağustos 2008 Cuma


Peçete ile kaplayıp daha sonra akrilik boya ile boyadığım tabakların önceki hali...


Ve sonraki hali...

4 Temmuz 2008 Cuma



Hediye paketlerinin üzerindeki kurdelalarla kapladığım ve üzerine taşlar yapıştırdığım defter...


Bu tablo(!) ise boyama, peçete yapıştırma ve ayna ile yaptığım karmakarışık bir şey...


İşte buda benim (sözüm ona) tablo denemelerimden biri...

2 Temmuz 2008 Çarşamba



Birtanecik kızımın odasını aydınlatmak için yaptığım (ya da onu bunu yapıştırdığım diyelim) abajur ve mum takımı...


Bunlarda aşağıdaki büyük örtünün takım olan abajur ve daha küçük ebattaki örtü...


Kum boncuk ve boru boncuklarla işlediğim örtü...

Bu Blogda Ara

Arşiv

Blog Listem

 

ev sohbeti...... Copyright © 2008 Green Scrapbook Diary Designed by SimplyWP | Made free by Scrapbooking Software | Bloggerized by Ipiet Notez