31 Aralık 2009 Perşembe

MMMMMİİİİSSSSS GİBİ NUTELLALI KURABİYE....



Arkadaşlar ben yine boğaz derdindeyim. Gerçi bugün herkes öyle ama neyse. Bende akşama daha ne yapsam diye düşünenlere bir katkım olsun istedim. Bu tarifi Hayatın Kendisi Lokantası'nın sayfasında gördüm, uyguladım ama neticeden acayipppp memnunum. Çok güzel oldu, çocuklar bayıldı. Sizede tavsiye ederim. Tarifi verenin ellerine kollarına sağlık. Sayfayı incelemeye vakti olmayanlar için bende size tarifi vereyim. Efenim malzemeler şöyle:
1 su bardağı nutella (ben 1 küçük kavanozu boca ediyorum)
1 yumurta
100 gr margarin (oda sıcaklığında)
1 su bardağı toz şeker
2 su bardağı un
2 çorba kaşığı kakao
Üzeri için damla çikolata
Arkadaşlar bütün malzemeleri yoğuruyoruz. Üzerine nemli bez örterek yarım saat bekletiyoruz. Daha sonra istediğiniz büyüklükte (yağlı kağıt serdiğimiz) tepsiye, ara vererek yerleştiriyoruz. Üzerlerine damla çikolata serpiyoruz. Önceden ısıtılmış fırında 175 derecede 20 dakika pişiriyoruz. Ohhh afiyet bal şeker olsun...
SEVGİYLE KALIN, HEP MUTLU KALIN, ÇOK ÇOK İYİ SENELER...........

26 Aralık 2009 Cumartesi

"BEN ATIK DEĞİLİM"


Merhabalar......

Efemmmm bugün size kızımın okul projesini göstereceğim. Konu, başlıkta da belirttiğim gibi "Ben Atık Değilim". Bizde kızımla ayakkabı kutusunu ve konserve kutularını kapladık. Biliyorum hepiniz bunu gözünüz kapalı yaparsınız ama yinede bunu sizlerle paylaşmak istedim. Sevgiyle kalın......









14 Aralık 2009 Pazartesi

BOĞAZI BIRAKALIM İŞİMİZE BAKALIM,,,



Bu aralar hep boğazdan gittik, yetti gari. Gerçi bundan sonra yine boğaz derdi var ama neyse. Bunlarıda araya sıkıştırmak lazım dimiii...
Neyse, bu defteri eşimin kuzeni ve onun sevgili eşi için yaptım. Düğünden çok önce blogları takip ederken bu defterlerden görmüştüm. Birileri evlensede bende bundan yapsam diyordum ki bu düğün çıktı. Kış günü mış günü ama güzel oldu. Bir yastıkta kocasınlar inşallah :))) Onlara bu defterden isteyip istemediklerini sordum onlarda zahmet etme falan dediler ama... İstemem yan cebime koy gibi birşey oldu şaka şaka onlar istemeselerde ben bunu yinede yapacaktım. Hatta düğün yapılan yerede dadanacaktım ama resmi bir yerde yapıldığı için tırstım, bu defterle yetindim bende. Neyse darısı görümcemin ve yeni evlenenin ablasının başına (adınızı vermiyorum merak etmeyin). Ayyy onlar evlense var ya neler var aklımda. Allah sağlık verirse, o günleride görürsek (ki bu gidişle biraz zor) aklımdakileri yapacağım.
Sevgilerrrrrrr.....

13 Aralık 2009 Pazar

KUZUMUN KIZIMIN PASTASI :)))



Ahanda bu pastada kızımın doğumgünü pastası. 9 yaşında bir genç kız artık. Canım benim ilk göz ağrım. Nasılda geçiyor zaman. Neyse daha fazla anlatıpta duygusallaşmayayım, ağlarım neyim, neme lazım.

Doğumgünü yeni değildi, amma ve lakin pc başına ateş almaya geçiyorum resmen. Yaptığım birkaç şey daha var ama olmuyor işte. Başka şeyler şu an dahamı vaktimi alıyor, kafamımı toparlayamıyorum bilmiyorum. Ama ne olursa olsun aklım hep burada. Sizlerin yaptıklarını ve yayınladıklarını görmektende çooook büyük keyif alıyorum. Herkese kucak dolusu sevgiler......

20 Kasım 2009 Cuma

SON PASTA...




Evet bu son pastam. Eşime yaptığım son pastam... Bu pastayı yaparken neler vardı aklımda, neler hayal ediyordum. Bu resmi buraya ekledikten sonra neler yazacaktım altına, ama yazacak hiçbir şey yok. Sözler tükendi. Bende sadece resmi size sunmaktan başka birşey yapamıyorum. Sevgiyle kalın....

12 Kasım 2009 Perşembe

FİRUZE TAŞLI YÜZÜK



Selammm, uzun süredir bloguma birşey ekleyemiyordum. Çünkü bu sıralar hiçbir şey yapamıyorum. Buraya geldiğimizden beri yoğunluk hiç bitmedi. Bende çook eskiden yaptığım bu yüzüğü eklemek istedim. Taşların ve kum boncukların arasından telleri geçirerek yaptığım bir yüzük. Çok matah birşey olmasada, yüzük modeli arayanlara bir fikir olur belki. Sevgiyle kalın....

27 Ağustos 2009 Perşembe

BİR BAŞKA SAAT DAHA...


Bu saati kızımın odası için, tuvale peçeteleri tırtık tırtık edip yapıştırmak suretiyle yaptım(mıştım). Baharın gelmesiyle içimin kıpır kıpır ettiği döneme denk gelmiş, çiçek ve böceklere daha bir ilgi göstermiş idim. Neyse sizlere bunu sunmak şimdi nasip oldu. Sevgiyle kalın...

26 Ağustos 2009 Çarşamba

ÇOK ŞÜKÜR GELDİM


Sevgili blogcu arkadaslarım merhabalar. Arasıra bloguma gözatma imkanım olduysa da, yazma ve yorum yapma gibi lükslerim olamadı. Şimdi de arkadaşımın bilgisayarından bunları yazıyorum.
Aslında geleli 1 ay oldu. Bir ara adaptasyon sorunu yaşadım, heran geri gidecekmişim gibi geldi. Hala hiçbir düzen oturtamadım. Herşey havada...Kızın okulu havada, oğlanın kreşi havada, benim iş havada. Havada olmayan tek şey eşyalar, onlar yerde ama gümrükte. Yani onlarda da nihayete eremedim. En kısa zamanda işlerimi halledip, bloguma rahat rahat yazmayı ve bloglarınızı doya doya gezmeyi umuyorum. Kocaman sevgilerimle.........

26 Temmuz 2009 Pazar

İŞTE BİR BAŞKA SAAT DAHA...



Sevgili Sergun'un blogunda gördüğüm saatlerden biri daha... Gerçi oradaki saatle pek alakası yok. O daha tabak gibi duruyor, ben ne yaptıysam olmadı yapamadım. Bütün kolalama (benim bildiğim) işlemlerini uyguladım kendilerine ama bir türlü tabak gibi durmadı. Ben de diğer saate uyguladığım gibi arkasına karton, üzerinede boncukları yapıştırdım. Arkadanda saat mekanizmasını takınca dik durdu. Ama tabi benim amacım dik durması değildi ama olsun. Benim adım hıdır, elimden gelen budur :))... Aslında bu resmi yayınladığım tarihte yolda olacağım. Şöyle iki ay kadar yerleşmeydi , çocukların kayıt işlemleri derken biraz geç birlikte olacağım sizlerle. Sevgili Stil Direktörü'nün blogunda öğrettiği gibi yayın saatlerini değiştirerek bir kaç şey paylaşacağım sizlerle.Türkiye'de görüşmek üzere, sevgiyle kalın......

21 Temmuz 2009 Salı


ALTIN YASTIĞI


Belki hatırlarsınız, geçenlerde bir patik yapmıştım Demir bebeğe. Bu da onun altın yastığı. D harfini yapmaya çalıştım ama yinede O harfini andırdı biraz :)) Ayrıca yastığın üzerine o kadar incik boncuk taktımki, altını takacak yer buldularmı acaba diye düşünmekten kendimi alamıyorum. Benim çocuklarımın olduğu zamanlarda böyle şeyler yoktu, ya da vardı ben bilmiyordum. Pek hayıflandım, yaşım küçük olsaydı da bir tanede daha doğursaydım, neler yapardım diye. Ama ne çare, artık bizden geçti :)) Allah olmayanlara versin, hepimizin çocuklarına sağlık sıhhat versin deyip bu sayfaya noktayı koyuyorum. Sevgiyle kalın......

15 Temmuz 2009 Çarşamba


PİERCİNG KÜPESİ İLE YÜZÜK...


Sevgili arkadaşlar, bugün pek modumda değilim ama yinede yaptığım birşeyi sizinle paylaşmak istedim. Hani belki birilerine bir fikir olur düşüncesiyle... Şimdiye kadar ne dövme yaptırdım ne de piercing taktırdım. Bazılarında çok hoşuma gitsede, ben kendime yakıştıramadım bir türlü. Neyse seven yaptırsın ya da taksın. Burada çeşit çeşit piercing küpeleri var, eminim Türkiye'de de vardır. Çarşı pazar gezerken hep gözüme takılır. Geçenlerde böyle kenarından çiçek sallanan bir piercing küpesi aldım ve iki ucunu zincire geçirdim, ortasınada iki tane küçük rulo kristal taktım. Çok hoş bir yüzük oldu. Gelin görün ki, ben onu kaybettim :))) Allah'tan önceden resmini çekmiştim. Malum olmuş herhalde. Bugünlükte bu kadar diyeyim ve müsaadenizi isteyeyim. Sevgiyle kalın...

12 Temmuz 2009 Pazar


İŞTE GELDİM BURDAYIM, BEN BU İŞTE VARIM!....


Şükür kavuşturana diyerek başlayalım... Uzun zamandır bilgisayar özürlüydüm. Bilgisayar yapıldı ama fakat lakin ben fotoğraf makinamın usb kablosunu kaybettiğim için yaptıklarımı bilgisayara aktaramadım. Tabi bu arada bazılarınızın bildiği gibi ve şimdi herkesin öğreneceği gibi artık Türkiye'ye dönüyorum. Eh tabi taşınma telaşıda derken usb kablosu arada kaynadı. Bu arada kuzenler geldi ve bana bilgisayarda olan lakin benim bilmediğim bir özelliği gözüme sokarak gösterdiler. Bende hemen uyku öncesi bir şeyler ekleyeyim dedim. Ve şimdi yukarıda görmüş olduğunuz saat, sevgili Sergun'un sitesinde gördüğüm ve benimde uyguladığım saatlerden biri. Devamını daha sonraki günlerde en azından taşınmadan önce sizlerle paylaşmaya çalışacağım. Şimdilik bu kadar, sevgiyle kalın.....





13 Mayıs 2009 Çarşamba


ARKADASLAR BENiM PC YiNE iZiNE AYRILDI. KAFASINA ESiP GERi GELiRSE GÖRÜSÜRÜZ.SEVGiLER...

4 Mayıs 2009 Pazartesi


BONCUKLU CINCIKLI :)) SAAT...


Arkadaşlar Sevgili Sergun'un sayesinde acayip bir saat hastalığına tutuldum. Allah sonumu hayır etsin. Bu ilk yaptığım saat, bunu arkadaşımın kızına hediye ettim. Çok beğendi ya da bana öyle dedi bilmiyorum. Çünkü onun odasında kendi yaptığı şeyler buna on basar ama neyse. Teyzesi sayılırım ya kırmak istememiştir muhtemelen. Neyse bu saat kare bir tuval, bir adet peçete, peçete tutkalı, boncuk cıncık, akrep ve yelkovan gerektiriyor. Tuvala peçeteyi yapıştırıyorsunuz, üstüne rakamlar yerine boncukları yapıştırıyorsunuz birde ben biraz daha canlansın diye altın rengi ve gümüş rengi boyutlu boncuk boya ile güllerin etrafından geçtim. Saat mekanızmasını yerleştirip akrep, yelkovan ve saniye üçlüsünü taktıktan sonra tamam. Ha unutmadan, resimdeki akrep ve yelkovan öylesine takılmıştı. Daha güzelini taktım merak etmeyin. Daha alengirli oldu:))

1 Mayıs 2009 Cuma


DEMİR BEBEĞE PAMUK GİBİ PATİK :))...


Sevgili arkadaşlar, itiraf ediyorum örgü işinden çok iyi anlamıyorum. Ama her işte olduğu gibi ucundan kıyısından yakalıyorum birşeyleri. Hani derler yapma ama bil. Zor geliyor örgü örmek. Sabır isteyen birşey. Bende de o sabır olmayınca örgü işi arka planda kalmış oluyor zaten. Neyse haticeye değil neticeye geleyim. Buraya aynı zamanlarda geldiğimiz çok sevdiğim ablamın yakında "DEMİR" gibi "DEMİR" adlı bir torunu olacak inşallah (hepimiz maşallah deyip, sevgili anne adayına ve doğacak olan bebeciğine dua edersek çok iyi olur). Eh ilk torun neler yapmadıki ablam. Buralardan oralara çeyiz düzdü resmen. Valizlerle taşıdı ki daha da taşıyacak anlaşılan. İşte benim bu sevgili ablam (onada maşallah) pek maharetlidir. Elinden gelmeyen yoktur. Gel gelelim patik konusunda takıldı. İnternetten onun için model bakmamı istedi. Bende seve seve baktım kaydettim gösterdim. "Aaa bunlardan değil, ben basit bir patik örmek istiyorum" deyince o noktada ben devreye girdim. Ama bu çok basit bunu ben bile yaparım dedim. Dediğim anda kafamda yıldızlar uçuştu, ben en son patiği ortaokulda elişi dersinde yapmıştım :)) Kendi çocuklarıma gerek kalmamıştı, anneanne babaanne herbirşeylerini örmüşlerdi. Hani derler ya (çok afedersiniz) erkekliğe ... sürdürmedim diye, aynen öyle oldu. Ablacığım kapıdan çıkar çıkmaz oturdum bilgisayarın başına, aldım elime yünümü şişimi başladım yapmaya. Hemen o akşam bitti zaten. Çok fazla sabırda gerektirmiyor, küçücük birşey. Tek takıldığım yer kurdelanın geçmesi gereken ajur denen şeye. Orayıda bir şekilde yaptım. Çok düzgün olduğunu söyleyemem ama kurdelada geçti işte. Birde ortasına "DEMİR" ciğe nazar değmesin diye bir boncuk, olduda bitti maşallah. Tarifine gelince benim tarif etmemem daha sağlıklı, bu patiği daha düzgün tarif eden ve edecek olan bir sürü site var. Bence siz oralara başvurun :)) Bugünde benden bu kadar. Sevgiyle kalın.......

29 Nisan 2009 Çarşamba


BONCUKLU CINCIKLI KASE...

Bulunduğum şehirden (Berlin) bir arkadaşımız taşınmıştı (darısı tez vakitte başıma inşallah). Biraz sıkıntıyla gitmişti buralardan. Arkadaşıma hem bir hatıra olsun diye, hemde renkleriyle onu rahatlatsın (mavi huzur verir derler, ben diyenlerin yalancısıyım) diye böyle birşey hazırladım. Nedir böyle birşey? :))) Kendileri bir adet kase oluyorlar. Dışına önce mavi renkte bir kurdelayı daha sonrada mavi taşları sıcak slikonla yapıştırdım. İçinede sonradan bulduğum aynı renkte mavi tam yuvarlak taşları koydum. Belki birilerinin aklına, bu resme bakıp başka ilhamlar gelir diye burada da sizinle paylaşmak istedim. Bugünlük benden bu kadar, görüşürüz..........

22 Nisan 2009 Çarşamba


MERCİMEK KÖFTESİ



Uzun zamandır yazamadım, ugrayamadım buralara. Ama nihayet kavuştum, baktım kimler neler yapmış neler var neler yok diye... Tabi yine yapanlar yapmış almış başını gitmiş. Ne güzel şey bu internet. Herşey gibi kontrollü ve doğru kullanıldığı sürece. Neyse ya resme bakıpta "boş lakırdı var tarif yok" demesin kimsede hemen yazayım tarifini. Bu tarif benim damak tadıma uyuyor denemek isterseniz buyrun:
Malzemeler: 1 bardak kırmızı mercimek, 1 bardak ince bulgur, 6-7 adet taze soğan, yarım demet maydanoz, 2 orta boy kuru soğan, 2 çorba kaşığı ayçiçek yağı, 2-3 çorba kaşığı zeytinyağı, 1 çorba kaşığı domates salçası, 1 çorba kaşığı biber salçası, tuz, kimyon, kırmızı biber, 1 limon
Yapılışı: 1 bardak kırmızı mercimek 2 bardak suyla kısık ateşte suyu çekene kadar tencerenin ağzı kapalı olarak pişirilir. Ocağı kapatma anına yakın bulgurda eklenir iyice karıştırılır, ocak kapatılıp kapak yine kapalı bir şekilde bekletilir. Bu arada kuru soğanlar ince doğranılıp ayçiçek yağında önce rengi değişinceye kadar sonrada salçalarla beraber kavrulur. Mercimek ve bulgur karışımı soğuyunca kavrulan kuru soğanlar, ince ince doğranılan taze soğan, maydanoz, limon, zeytinyağı, tuz, biber ve kimyon iyice yoğurulur. En son elle şekillendirilen köfte marulla ya da kıvırcıkla servis yapılır. Denerseniz şimdiden afiyet olsun....
Not: Zeytinyağı ve limonu ya da diğerlerinin miktarlarını damak tadınıza göre değiştirebilirsiniz ama mercimek, bulgur ve suyun ölçüsüyle bence oynamayın, ya çok sulu ya da çok kuru olur.

8 Nisan 2009 Çarşamba


RENKSİZ MUMLUKLARA RENK GELDİ...

Beni bilen bilir bir şeyi kafaya takmaya göreyim, onu mutlaka öyle ya da böyle yaparım. Olsun olmasın farketmez, önemli olan kafamdaki şeyin oluşumu. Neyse işte yine benim böyle kafaya taktığım şeylerden olan mumluklar şekil değiştirdi. Nasılmı? Anlatayım: Kendileri normal cam mumluklardı, büyük cam kapta zaten küçük mumlukları bir arada tutmak için aldığım bir şeydi. Bir müddet renksiz renksiz kullandım ama içime sinmedi, hatta kafaya taktım. Bende büyük kap ve mumlukları tersinden altın rengi akrilik boya ile boyadım. Küçük mumlukların ağız kısımlarına dekupaj tutkalı sürdüm ve altın rengi toz serpiştirdim. Gelgelelim verniklemedim arkadaşları. Çünkü benim sağım solum belli olmaz, yarın öbür gün başka bir şekle karar verebilirim. Şimdilik böyle dursun....

4 Nisan 2009 Cumartesi


DUYURU

Arkadaslar bir muddet sizinle olamayacagim. Bilgisayarim cöktü. Bilgilerinize....

2 Nisan 2009 Perşembe


ISPANAKLI ZARF BÖREĞİ



Eveettt, görüldüğü gibi bu aralar yine boğazımla başım belada. Yani aklım fikrim yemede içmede. Ne olacak bu halim hiç bilmiyorum. Annem buraya geldiğinde kilo aldım, hala veremedim. Neyse yazın taşınma sırasında veririm diye düşünüyorum aslında umuyorum desem daha doğru olur. Arkadaşlar çok pratik bir börektir bu "ıspanaklı zarf böreği". Yapmak isteyen olursa diye paylaşmak istedim.

Malzemeler: 2 yufka, 1 bardak süt, 1 yumurta, 1/3 bardak sıvı yağ; içi için: 1/2 kg ıspanak, 1 soğan, 1 kaşık sıvıyağ, isteğe göre beyaz peynir; üzeri için: 1 yumurta, çörek otu

Yapılışı: İlk olarak soğanı bir kaşık yağda rengi değişinceye kadar kavurduktan sonra, yıkayıp (bu lafta pek lüzumsuzdur, sanki yıkamadan yiyen varmış gibi neyse) doğradığımız ıspanakları ekleyip birazda onları çeviriyoruz ve soğumaya bırakıyoruz. Soğuduktan sonra beyaz peyniri rendeleyip iyice karıştırıyoruz.

Yufkanın bir tanesini tezgaha yayıp, süt-yumurta-yağ karışımını her tarafına sürüyoruz, ikinci yufkayıda serip tekrar sürüyoruz. Daha sonra yufkanın iki ucu bir araya gelecek şekilde katlıyoruz, katladığımız yere tekrar karışımı sürüyoruz. Bu sefer diğer iki ucu bir araya getiriyoruz. En son bir kare oluşuyor ve bu kata karışımı sürmüyoruz. Ispanaklı harcı karenin ortasına yaydıktan sonra zarf gibi katlıyoruz. Üzerine yumurta sarısı ve çörek otu ya da her ne arzu ederseniz serpip 180 derecelik fırında kızarana kadar pişiriyoruz. Şimdiden afiyet olsun...

31 Mart 2009 Salı


ÇAKMA (YALANCI) EKMEK KADAYIFI



Herşeyin çakması oluyorda ekmek kadayıfının niye olmasın dimi ama... Arkadaşlar biliyorum hiçbir şey orjinalinin yerini tutmaz ama gelin görünki, başka memleketlerde bizim alıştığımız tatları bulmak çok zor. O yüzden bizde birçok şeyin çakmasını yapmak durumunda kalabiliyoruz. Aynı şekil-A' da görüldüğü üzre... Buna Türkiye'de etimek tatlısı da diyorlar amma ve lakin, ben ekmek kadayıfı niyetine yapıp, ekmek kadayıfı niyetine ikram edip, ekmek kadayıfı yerine bir güzel yiyorum. Yerini tutmasa bile şöyle bir dokunduruyor. Denemek isteyen varsa işte tarifi:
Malzemeler
1 paket tuzsuz etimek ya da buradaki adıyla zwieback (yarım paket yeterli)
Muhallebi için:
1 lt süt
3 çorba kaşığı nişasta
1 paket vanilya
1 yumurta
1 çorba kaşığı margarin
Şerbet için:
2 su bardağı şeker
2 su bardağı su
Yapılışı: Etimekler servis edeceğiniz tepsiye dizilir. 2 bardak şeker tencerede eritildikten sonra 2 bardak su yavaş (ve lütfen dikkatli olun sıçrayıp canınızı yakabilir) yavaş ilave edilip karıştırılır. Hiç pürüz kalmadan (ilk başta kaya gibi sertleşir)kaynadıktan sonra etimeklerin üzerine dökülür. Etimekler o suyun hepsini çekecektir. Muhallebi için gerekli bütün malzeme ( 1 lt sütün 1 bardağı hariç) orta ateşte sürekli karıştırarak pişirilir. Kıvama gelip kaynadıktan sonra, ocaktan alınıp mikserle 2-3 dakika çırpılır ve etimeklerin üzerine yayılır. Ayırdığınız 1 bardak sütü bir paket krem şanti ile çırpıp, soğumuş muhallebinin üzerine dökülür. Tavsiyem bunu ikram etmeden bir gün önce yapmanız, hem daha güzel kesiliyor hemde daha lezzetli oluyor. Eh ne diyelim yaparsanız şimdiden afiyet olsun.....

25 Mart 2009 Çarşamba


KİTAP AYRACI


Kendinizde en beğendiğiniz yönünüz ne deseler, sanırım tek cevabım yani kendimde tek gurur duyduğum yönüm kitap okumak derdim. Diğer yönlerim ya da huylarımdan hani elimden gelse değiştirmek istediklerim yok değil. Ama bu kitap meselesi beni sarıyor, sarmalıyor, başka dünyalara götürüyor. Günün bütün sıkıntılarını, dertlerini (tabi hergün dert tasa çekiyorum diye birşey yok ama) unutturuyor. En mutlu günümde, en kötü günümde, hastalıktan gözümü açamayacak durumlarda bile kitap okumadan uyuduğum daha vaki olmamıştır. Neyse burayı çok uzattım. İşte bunun içindir ki; kendime aman bu konuda nazar değmesin diye :))) mavi boncuklardan kitap ayracı yaptım. Kitabı kapatınca biraz kabaca duruyor, kağıttan kitap ayraçları gibi dümdüz durmuyor tabiki ama yaptığım şeyi sizinle hem paylaşmak hemde yapmak isteyen olursa fikir olsun diye düşündüm...

22 Mart 2009 Pazar

GÜLLÜ PASTA


İki haftadır planladığımız, dün nihayet gerçekleştirdiğimiz sürpriz bir parti için hazırladığım pasta. Kim için ve ne için kısımlarını atlıyorum çünkü bu pastanın sahibi kendini ve nedenini çok çok iyi biliyor. Anlatmıyorum çünkü bazı şeyler yazıya dökülmüyor. Söz gümüşse, sükut altındır diyerek konuyu kapatıyorum. Efenimmm gelelim pastanın kendisine...Pastayı beyaz şeker hamuruyla yaptım çünkü beyaz şeker hamuruyla çalışmak bana daha kolay geliyor. Profesyoneller için tabiki hepsi kolay ama benim gibi önemli birşey olmadıkça pasta yapmayalardansanız zor gelebilir. O yüzden tabanı beyaz yapıp, diğer detayları renkli çalışmakta bir mahsur görmüyorum. Neyse işte, yapabilecekmiyim, becerecekmiyim derken bu pasta çıktı ortaya...



16 Mart 2009 Pazartesi


SÜKLÜM PÜKLÜM YÜZÜK :))


İncilerle (tabiki hakiki değil), yıldız ve yuvarlak metallerle yaptığım püsküllü yüzük. Şimdiye kadar hiç takmamış olsamda :)) yüzükten birşeyler sallanmasını, ellerle beraber şıkır şıkır onlarında hareket etmesini seviyorum. Takmadıktan sonra sevmek ne yararki öyle değil mi?:))...

14 Mart 2009 Cumartesi


BONCUKLARDAN PEÇETE YÜZÜĞÜ



Bu peçete yüzüğünü yaklaşık 1 ay önce yapmıştım. Devamını yaparım dedim ama olmadı çünkü boncukların sayısı yetersizdi. Bende bozup kalan boncuklarla abajur yaptım. Onu daha önce yayınlamıştım ama bunun kısmeti ondan sonraymış. Napalım herşey kısmet işi. Bu yüzüğün kısmeti bugünmüş. Yalnız bir problem var. Bunu arkadaşım bana tarif etmişti bende yapmıştım, lakin şimdi ben bunun nasıl yapıldığını hatırlamıyorum :( Tekrar arkadaşıma sorsam acaba ne der diye düşünmekten kendimi alamıyorum. Neyse şansımı deneyeceğim, ama önce boncuk edinmek lazım hemde bol miktarda. Eğer yaparsam mutlaka burada yayınlayacağım.

13 Mart 2009 Cuma


ÇOK MUTLUYUM ÇOOOKKK.....



En nihayet yeni yüzüme kavuştum, yani yeni şablonuma. Sevgili GeCe hazırladı bu şablonu, her detayıyla kendisi ilgilendi. Hani derler ya el işleri için ilmek ilmek dokundu diye buda öyle işte... Ellerin dert görmesin, senin insanlara gösterdiğin cömertliği umarım hayatta sana gösterir. Beni o kadar mutlu ettin ki bloguma daha bi ısındım sayende. İnşallah bir aksilik çıkmazda bundan sonra sık sık birşeyler yazarım canım bloguma. Ben burayı ve burada olmayı çok seviyorum ama birşey vardı beni iten. Şimdi bakınca içim açılıyor. Ya sizin...?

20 Şubat 2009 Cuma


İŞTE BEN BUNU YERİM !!!....


Kendim yaptım diye demiyorum ama arkadaşlar möhkem bir sütlaçtır kendileri. Fırın sütlaç yapmaktan uzun süre çekindim. Resmen korktum ondan. Ya yapamazsam, ya olmazsa. Olmazsa olmaz, Allah yapısı değil ya kul yapısı der düzeltirdik amma ve lakin kendime bunu senelerce anlatamadım. (Bu nasıl şeyse artık insanın kendine laf anlatamaması). Neyse arkadaşlar sözün özü, yaptım ve oldu. Sakın yanlış anlaşılmasın yeni yapmadım. Uzun süredir yapıyorum ama (bu arada bir yerlerden aferin gibi sesler duyuyorum gibi ) genel istek üzerine burada da "marifetimi" göstermeye karar verdim. Çok fazla şeye kabiliyetim olmadığından olanları yayınlamaktan mutlu oluyorum, gülmeyin sakın.

Bende bilenler bilmeyenlere anlatsın lafından yola çıkarak bunun nasıl yapıldığını anlatayım dedim. Efenim gerekli malzemeler: 1 lt süt, 1 bardak şeker, 3/4 kahve fincanı pirinç, 1 paket vanilya, 1 kaşık nişasta, 1 kaşık pirinç unu, 1 yumurta sarısı. Önce pirinci biraz suyla bir tencerede kaynatıyoruz ve iyice pişiriyoruz. Bu arada başka bir tencerede süt ve şekeri kaynatıyoruz. Kaynarken içine haşlanmış pirinci ekliyoruz. Ayrı bir kapta nişasta ve pirinç ununu biraz suyla açıyoruz, bu karışıma yumurta sarısınada ekliyoruz. nişasta karışımını kaynayayan süte yavaş yavaş yedirerek sürekli karıştırıyoruz. Bu halde biraz kaynattıktan sonra fırın kabı olur, güveç olur (ki genelde güveçte yaparlar ama ben bu cam kaplarda da yapıyorum) bunlara paylaştırıyoruz. Fırın tepsisinin içine kapların yarısına gelecek kadar su koyduktan sonra, tepsiye sütlaç kaplarımızı yerleştiriyoruz ve önceden ısıtılmış fırında (ben 200 derecede yapıyorum) üzeri kızarana kadar pişiriyoruz. Eh yapanlara daha doğrusu yapacak olanlara şimdiden afiyet olsun........

14 Şubat 2009 Cumartesi


BİR ABAJURUN BAŞINA GELENLER.......
Bundan birkaç ay önce, eşimin bir mağazada çok uygun fiyata aldığı boş ama bomboş bir abajur vardı. Benim bunun üzerinde deneysel çalışmalar :)) yapacağımı düşünüp almış sağolsun varolsun. Bende en nihayet o abajuru bu abajura dönüştürdüm. Maket bıçağı ile eşit şekilde kestim, araya yeşil ve kahverengi boncukları dizip taktım. Dizemediklerimi de silikon tabancası ile yapıştırdım. Oldu bana yeni abajur. Diğerlerini kızımın çeyizine kaldırayım bari...

6 Şubat 2009 Cuma


Çeşitli boylardaki siyah boncuklarla yaptığım kolye yada gerdanlık yada daha ne diye adlandırılırsa...

1 Şubat 2009 Pazar


Bu resimdeki yaptığım takımdan bahsetmeden önce, Sevgili Ge-Ce ye teşekkür ediyorum. Çünkü bana bütün dünyanın bildiği ama benim bilmediğim (birçok şeyde olduğu gibi) photoscape denen muhteşem (en azından benim için öyle) bir programı önerdi. Resimlerime bundan sonra sadece isim değil şekilde yapabileceğim. Çok mutluyum. Programı kızıma da gösterdim. O benden önce iki-üç fotoğrafı halletti, sanırım o bütün detayları öğrenip bana da öğretir :))

Neyse gelelim yukarıdaki takıya. Efenim bu görmüş olduğunuz, gri inci ve gri swarowski taşlarla yaptığım kolye, bileklik ve küpe takımı. Uzun zamandır (yaklaşık 3 senedir) çekmeceyi beklettiğim incilere en son bu şekli buldum. Çok matah bir şey olmasada yaptım işte. Bakalım takmak kime nasip olacak?...

23 Ocak 2009 Cuma



Blogumu bir daha bu kadar ihmal etmeyeceğim diyorum ama hep birşeyler çıkıyor. Bu seferde uzun zamandır hastalıklarla mücadele ediyoruz. Neyse Allah dermansız dert vermesin kimseye. Böyle diyelim ve geçelim üstteki resmin hikayesine...Bu kutu modelini sevgili Annekaz'ın sitesinde görmüştüm. Kendisi beğendiği bütün herşeyin resmini sitesinde bizlerede gösterir. Bunun için öncelikle kendisine müteşekkirim. Ufkumuz açılıyor, dünyadan haberimiz oluyor. Bu kutuyu gördüğümde yapmalıyım demiştim ama aradan zaman geçti. Derken çok sevdiğim birisine bir hediye götürmem gerekti. Çarşıdan birşeyler almak istemedim çünkü içinde benim de emeğimin olduğu birşey götürmek bana daha hoş geldi. Neyse işte, yukarıdaki broş kutusunu yaptım ve götürdüm. Çok beğendiğini söyledi. Sizce nasıl olmuş?...

Bu Blogda Ara

Arşiv

Blog Listem

 

ev sohbeti...... Copyright © 2008 Green Scrapbook Diary Designed by SimplyWP | Made free by Scrapbooking Software | Bloggerized by Ipiet Notez